“Madem öyledir, sen bu hayatına ve dünyana, çekemedikleri ve kaldıramadıkları yükleri yükletme.”
Mesnevi-i Nuriye
Biz çoğu zaman geçmiş – hakikatte olmayan (bitmiş, gitmiş olan)- ve gelecek – yine hakikat olmayan (yarına çıkacağın meçhul olduğu için)- bir dünya kuruyoruz kendimize. Geçmişten elemlerimiz var bizim. Bir şeyler üzmüş bizi, bir şeyler rahatsız etmiş; bir şeyler taciz etmiş hâlâ aklın orada… sıkılıyorsun, bunalıyorsun, kızıyorsun, öfkeleniyorsun. Bir de gelecek var yani gelmesi meçhul bir gelecek var. Planlar yapıyorsun, 5 aylık, 6 aylık; 5 senelik , 10 senelik… “bunu alacağım, şunu alacağım vs..” . Halbuki hayat dediğin bulunduğun andır sırrınca insan bulunduğu ana göre yaşaması lazım. Geçmiş ve geleceği düşünerek yaşamış olduğun zaman, hiçbir zaman kaldıramayacağın yükleri yüklemiş oluyorsun. Ama maalesef geçmiş ve gelecekten bağımsız yaşayamıyoruz. Zaten biz geçmiş ve gelecekten bağımsız yaşadığımız zaman insan oluyoruz. Daha ortada bir şey yok iken sıkıntı yapıyorsun, iki yok arasında sürekli bir şeyler yükleniyorsun.